Fatih Mika, İstanbul’da doğdu, eğitimini Saraybosna’da tamamladı, şu an Roma’da yaşamaktadır. Göç sanatçı için sıradan bir olay, aynı zamanda çalışmalarında yararlanacağı bir olgu haline gelmiştir. Sanatçının yaralanacağı kaynaklardan biri de, kendi doğal halinde ve binbir değişik biçimde tasvir ettiği doğadır. Doğa sanatçının kendi geliştirdiği tekniklerle daha da farklı biçimlerde eserlerinde yer bulur. Özellikle balıklar; eserlerinde, çevrenin sesiz gözlemcileri, nerdeyse dünyanın kayıtsız canlıları. Ancak kıtaları ve ülkeleri birbirine bağlayan engin sularda bulunduklarında korkmuş ve hırçın görünürler. Onları baındıran su Mika’nın gravürlerinde yumuşak bir görüntüye bürünürken, kağıt mermerleşir, kalıplaşır. Harekete adeta ters düşer. İnsanı sesizliğe ve durgunluğa sürükler.
Eserlerinde ki hayata, doğa manzaralarına ait şekiller de aynı etkiyi yapar. Harflerin filigranına takılmış gibi görünen dervişler asılı gibi durur.
Belki durup düşünmek için bir davet, belki çocukluk dönemi anılarına dönüş. Şu kesin ki daha çok mekanda yaşanması ve daha çok kültürler tanınmasına yönelik doğal bir çağırı.
(Ankara İtalyan Kültür Merkezi Müdürü Angela Tangianu bu yazıyı Fatih Mika’nın Sevgi Sanat Galerisi’nde ki sergisi için hazırlanan kataloğa sunuş yazısı olarak yazmıştır.)
|