italiano
Fatih Mika  
 
Gravür Teknikleri
  Önsöz
  Gravür
  Asit-oyma
 
 
Önsöz


Gravür, diğer görsel sanatlar içinde gerek hacim gerekse tiraj olanakları nedeniyle en demokratik olanı. Elbette bu iki önemli unsur gravürün kolayca yayılmasının ön koşulu. Fakat, gravürün kolay yayılma olanaklarına sahip olması, gravür kültürünün gerçekten kolayca yaygınlaşması anlamına gelmiyor. Bu noktada gravür kültürünün geniş çapta edinilmesi büyük önem taşıyor.
Gravür kültürünün edinilmesi ile paralel olarak yapılmayan bir yayılma; at izi ile it izini birbirine karıştırıyor. Gravür kültürünü yeterince özümsememiş bir toplum, bunun bedelini maddi ve manevi olarak şimdiye kadar ödediği gibi gelecek kuşaklara onarılması zor bir mirası da devrediyor. ‘Özgün Baskı’ adı altında, aslında gravür ile teknik ve estetik hiç bir bağı olmayan bir çok tıpkı-basım (reproduksuyon) ticari amaçlarla piyasaya sürülüyor.
Bu ticari operasyonların içinde bazı sanatçılar, galericiler ve sanat eleştirmenleri bilerek ya da bilmeyerek (bu üçlüden en az biri mutlaka bilerek) yer alıyorlar.
Matisse’in dediği gibi ‘Araçlar anlatım gücünü yitirecek ölçüde incelip zayıfladığı zaman, insan dilini oluşturan temel ilkelere dönmemiz gerekir.’ Şimdi gelinen bu noktada, tüm baskı tekniklerini kapsıyor gibi gözüken ‘Özgün Baskı’ teriminin kullanımına son verip, tek tek baskı tekniklerine kişiliklerini ve onurlarını iade etmek gerekiyor.
Bilginin yaygınlaşmasında matbaanın icad edilmesinin önemi ne ise, görsel sanatların yaygınlaşmasında da gravürün önemi aynıdır. Bu nedenle gerek zaman açısından, gerekse içerik ve teknik açıdan batı sanatından farklı bir gelişim gösteren ülkemiz sanatının aradaki farkı kapatmasında gravüre büyük görevler düşüyor.
‘Şu ülkede yüzyıllardır sanat yapılır, epeydir de sanat tarihi yazılmaya çalışılır. Ama, en sıradan kimi terimlerin bile doyurucu ve yaygın bir karşılığı yoktur hala dilimizde. Bilim adamları, genellikle, yabancı kaynaklı sözcükleri kullanmakta sakınca görmemişler; bilimsel çalışmalar, dil sorununu aydınlığa götürecek yerde, daha da katmerli bir çıkmaza sürüklemiştir......Öztürkçe yeni önerileri alaya almak zahmetsiz bir iştir, ama asıl kınanması gereken şey, insanın kendi diliyle bir bilim dalını işleyememesidir. Hiç bir dil doğası gereği, şu veya bu bilim dalını anlatımda yetersiz değildir. Eğer böyle bir şeyin varlığı seziliyorsa, bu yetersizlik dilin doğasında değil, o dilin o alanda yeterince işlenmemiş oluşundandır. Bunun sorumlusu, dilin kendisi değil, o dili ana dili olarak kullandıkları halde, onu kendi uzmanlık alanlarının gereklerine göre yoğurma zahmetine katlanamayan kolaycı sığ kafalardır.’
Yukarıdaki satırları Bedrettin Cömert, E.H. Gombrich’ten çevirdiği Sanatın Öyküsü’nün türkçe çevirisinde ‘Çevirenin Önsözü’nde yıllar önce yazmış. Aradan geçen yıllar içinde gravür terimlerinde de türkçeleştirme sağlanamadığı gibi anlam karışıklıklarının da önüne geçilememiştir. Bunun sorumlusu elbette Türk Dil Kurumu Sözlüğü değildir.
Onlarca yıllık deneylerimden ve değerli hocam Dzevad Hozo’nun ‘Umjetnost Multiorginala- Kultura Grafickog Lista / Çok Sayıda Tek Sanat - Grafik Yaprakları Kültürü ’’ adlı bir benzeri olmayan kitabından yola çıkarak bu bölüme gravür teknikleri ve kültürü ile ilgili yazılar koyacağım. Dileğim, manavdan istediğimiz tad ve güzellikteki bir elmayı nasıl yanılmadan alacak ölçülere sahip isek, bir gravüre bakarken de ölçülerimizi oluşturalım. Benim buradaki çabam da buna bir katkı olsun.