Menekşe’den kayıkhaneden çıkıp, parke fabrıkasını sol tarafımda bırakıp yokuşu tırmanmaya başlıyorum. Önümde, paslı kırık taşların üzerine uzanmış demiryolunun parlak rayları; demiryolunun öteki tarafında yüksek ağaçların arasına gizlenmiş Canların evi ; bu evin yanında kavisler çizerek beni düze çıkaracak toprak bir yol var. Tam düze çıktığımda, şişko teyzenin, bahçesindeki kına çiçeklerini suladığını görüyorum. Şefaf gövdeli, kırmızı, pembe, mor, katmerli kına çiçekleri.
- Teyze, bana kına çiçeklerinin tohumlarından verir misin?
- Veririm evladım, ama sonbaharda, unutma sakın.
Ben aklımın bir kenarına, şişko teyzenin bana verdiği sözü yazıyorum. Sonbaharda kına çiçeği tohumlarım olacak. Tıpkı karanfil tohumlarım, süs biberi tohumlarım, menekşe tohumlarım gibi. Soğuk kış günlerinde bu tohumlar bahara karışacak, aşklarıma karışacak, kavgama karışacak, okuduğum kitaplara, tuttuğum balıklara, bayramlarda elini öptüğüm annemin eline, Menekşe’de tırmandığım yokuşa, şişko teyzenin bahçesine karışacak. Sonra, bir bahar günü, bu tohumlar toprağa karışacak. Bir sabah, güneşin parlak, sıcak ışıklarının buharlar çıkarttığı saksıda küçücük yeşil yaprakları görecek, “işte başardık” diyeceğim. Küçücük fidelerin yapraklarına yapraklar katması. Onları birbirlerinden ayırıp daha rahat gelişip serpilecekleri saksılara dikeceğim. Bir kaç tanesini sana ayırıp, diğerlerini eşe dosta dağıtacağım.
Kiraz ağaçları baharlarla donanacaklar. Üzerlerinde serçeler ötüşecek. Aşklar gibi narin bu çiçekler, bizleri de narinleştirecek. Herşeye, herkese aşık olacağız. Dokunduğumuzda taç yaprakları düşen çiçekler gibi dokunsalar ağlayacağız, dokunsak ağlatacağız. Sonra yeşil yapraklar örtecek tüm ağacı. Biz, bu yeşil küpeli meyvaların utanganç çocuklar gibi kızarmasını bekleyeceğiz. Manav Ahmet nereden bulduysa, tufanda tezgahına bir kasa kiraz koyup oyunu bozacak. Ama biz bu kasadaki kirazları görüp şaşkınlıkla “Aaa, kiraz çıkmış” deyip heyacanlanacağız.
Bizlere, beklemenin tadına varmayı unutturdular.
Artık portakallar arasında üzüm salkımları, kestaneler arasında kirazlar, baharda kasımpatları, yazları sıklamenler var. Penceremizin kenarlarında kışın bütün soğuna karşı direnip bize sıcak renkli çiçekler açan sıklamenleri baharda çöpe atıp, pencerenin kenarına sardunyaları küpe çiçeklerini diziveriyoruz.
Bu sabah, sıklamenleri sularken ne göreyim. Mum çiçeğinin saksının dibinde bir menekşe fidesi yapraklarına yapraklar katıyor. Geçen yılın sarı-mor taç yapraklı güler yüzlü çiçeğinden oraya düşen bu tohum, bana ektiğim tohumları ve beklemenin tadını hatırlattı.
Fatih Mika